Her seçim öncesi ortalık afişlerle donatılır... Kentler, bir festival görüntüsüne kavuşur. Rengarenk afişler, bayraklar, göz alıcı bir güzellik sergiler.
Yapılan bazı araştırmalar var: Bu afişlerin; seçim sonucuna etkisi konusunu ele alan bu araştırmalar, çelişkili sonuçlar sunuyor. Estetik, espri, uygun yer gibi faktörler gözetilirse evet, ama bunların hiç biri yoksa onca harcama havaya gidiyor.
Aday sayısı fazla olan kentlerde bu afişlerin sayısı ona göre artıyor. Ama sonuçta müthiş bir harcama var. Rakibinin afişini parçalayanlar görülüyor. Bazen, koca ilçede genel seçimde toplam 370 oy almış bir siyasi parti adayının, en çok oy alan partinin adayıyla afiş yarışına girdiğine tanık olunuyor.

Afiş-2
Çook eskiden böyle afişler, pankartlar, el ilanları yoktu.
Seçim kurulları, şehrin belli yerlerindeki duvarlara; standart ölçüde afiş asılacak şekilde boya ile sınırlar çizer, halk, bu afişlere bakıp bir hükme varırdı.
Gelişen teknoloji, refah düzeyi gibi etkenler, bizi bu günlere getirdi.
Bu alanda hizmet veren sektör, paraya para demiyor. Ama sonuçta büyük bir servet heba oluyor.
Gelecekte seçim propagandalarında dijital, muhtemelen daha öne çıkacak. Sosyal medya daha çok kullanılacak ve amaç mesaj vermekse; belki de bunu daha iyi başaracak.

O kadar basit ki…

Tapu daireleri, bir zamanlar rüşvetin en çok konuşulduğu yerlerdi.
Kamera sistemi uygulandı, bu konuşmalar bıçak gibi kesildi.
Sonra belediyelerdeki imar birimleri öne çıktı.
Kimse işini para ödemeden göremiyordu. Para ödemeyenlerin işleri de uzayıp gidiyordu.
“Esnek sistem” diye bir isim konmuştu buna. Kesin, açık, kolay anlaşılır bir kural olmadığı için bu sistem, rüşvete açık oluyordu.
Kimse ‘Yok böyle bir şey’ diyemez. Çünkü bugün ne yazık ki, pek çok yerde bu, devam ediyor ve çok da şikayet konusu oluyor.
Tapudaki kamera sistemi nasıl sonuç verdiyse burada da E-imar yani dijital imar diye alternatif bir çözüm var ve bunu pek çok belediye uyguluyor.
Uygulandığı için belediye başkanlarının başları ağrımıyor.
E-İmar ya da dijital imar, Türkiye’yi ‘rüşvetsizleştirme’ adına atılacak en önemli adımlardan biridir.
Bunu her belediye başarabilir.
31 Mart, böyle bir devrimin ateşini yakabilir.
Basit, çok basit bir yöntemle.

Çakarlı siyaset

Şu günlerde heyecanını kontrol edemeyen acemi bir takım adaylar, çakarlı araçlarla dolaşmayı seviyor.
Aslında geleceğe dair hiç de iyi olmayan mesajlar veriyorlar bu yolla. Keza çok lüks araçlarla dolaşarak da vatandaşın kafasını karıştırıyorlar.
Çakar, “Çekilin, ben geliyorum” esasına dayalı çok istismar edilen ilkel bir uygulamadır.
Bu mesaj, adaylar tarafından verildiğinde puan toplamaz, oy getirmez.
Onun için çakar denetimi sıkı yapılmalı, çakarı hak eden ama çoğu kere istismara yönelen araçların sürücüleri de sorumluları da hizaya getirilmelidir.

İBRAHİM ORMANCI

Zehir gibi çocuklarımız, zehir tacirlerinin eline düşmesin Allah'ım!
***
Ülkedeki kutuplaşmadan o denli bıktım ki, kutuplara gidip yerleşesim var. O derece yani!
 ***
Hışt hışt sakin ol. Klavyene hakim ol!
***
Benden selam söyleyin Bolu Beyi’ne. Borcunu ödesin artık!
***
Yaş otuz beş. Yolun yarısı eder. Dımdızlak ortasındayız hayatın!