Duygusal sağlığımız kötü bir durumda olduğunda, öz saygı seviyemiz de bundan etkilenir. Bu tip durumlarda yavaşlamalıyız ve bizi rahatsız eden şeyle başa çıkmalıyız, böylece mutlu olmanın ve kendimizle barışık olmanın basit neşesini yaşayabiliriz.
Duygusal Zeka, kişinin kendi duygularını anlama, yönetme, etkili bir şekilde ifade etme ve aynı zamanda başkalarınınkilerle başarılı bir şekilde ilgilenme yeteneği olarak tanımlanabilir. Talent Smart’a göre, iş yerindeki yüksek performans gösterenlerin %90'ı yüksek EQ’ya sahipken, düşük performans gösterenlerin %80'i düşük EQ’ya sahip. Duygusal Zeka, yakın kişisel ilişkilerin oluşumu, geliştirilmesi, sürdürülmesi ve güçlendirilmesi için kesinlikle gereklidir. Bir ömür boyu önemli ölçüde değişmeyen IQ’nun aksine, EQ’muz öğrenme ve büyüme arzumuzla gelişebilir ve artabilir. Peki ama nasıl?
1. Olumsuz duyguları azaltma yeteneği
Belki de EQ’nun hiçbir yönü, kendi olumsuz duygularımızı etkin bir şekilde yönetme yeteneğimizden daha önemli değildir, bu yüzden bizi bunaltmaz ve muhakememizi etkilemez. Bir durum hakkında hissettiklerimizi değiştirmek için önce onun hakkında düşünme şeklimizi değiştirmeliyiz. İşte sadece iki örnek:
A. Negatif kişiselleştirmeyi azaltma
Birinin davranışı hakkında olumsuz hissettiğinizde, hemen olumsuz bir sonuca varmaktan kaçının. Bunun yerine, tepki vermeden önce durumu görmenin birden fazla yolunu bulun. Örneğin, arkadaşımın beni görmezden geldiği için aramama cevap vermediğini düşünmek cazip gelebilir veya çok meşgul olma olasılığını düşünebilirim. Başkalarının davranışlarını kişiselleştirmekten kaçındığımızda, onların ifadelerini daha objektif bir şekilde algılayabiliriz. Bakış açımızı genişletmek, yanlış anlama olasılığını azaltabilir.
B. Reddedilme korkusunu azaltma
Reddedilme korkunuzu yönetmenin etkili bir yolu, önemli durumlarda kendinize birden fazla seçenek sunmaktır, böylece ne olursa olsun, ileriye dönük güçlü alternatifleriniz olur. Plan A işe yaramazsa, uygulanabilir bir B Planı ve ayrıca bir C Planı belirleyerek tüm yumurtalarınızı tek bir sepete (duygusal olarak) koymaktan kaçının. Örneğin:
Artan reddedilme korkusu: “Hayalimdeki iş için başvuruyorum. Beni işe almazlarsa mahvolurum. “
Reddedilme korkusunun azalması: “Üç heyecan verici pozisyona başvuruyorum. Biri çıkmazsa, nitelikli olduğum iki tane daha var.”
2. Serin kalma ve stresi yönetme yeteneği
Çoğumuz hayatta bir miktar stres yaşarız. Stresli durumlarla nasıl başa çıktığımız, iddialı olmak ile tepkisel olmak ve dengeli olmak ile yıpranmış olmak arasındaki farkı yaratabilir. Baskı altındayken akılda tutulması gereken en önemli şey soğukkanlılığımızı korumaktır. İşte iki hızlı ipucu:
A. Eğer gergin ve endişeli hissediyorsanız, yüzünüze soğuk su tutun ve biraz temiz hava alın. Soğuk hava, endişe seviyemizi azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca sinirliliğinizi tetikleyebilecek kafeinli içeceklerden kaçının.
B. Korkunç, depresif veya cesaretiniz kırılmış hissediyorsanız, yoğun aerobik egzersizleri deneyin. Kendinize enerji verin. Vücudumuzu kullanma şeklimiz, hissetme şeklimizi büyük ölçüde etkiler. Söylendiği gibi, hareket duyguyu belirler. Vücudunuzun canlılığını deneyimledikçe, özgüveniniz de artacaktır.
3. Girişken olma ve gerektiğinde zor duyguları ifade etme yeteneği
Kim olduğumuz, bizim için önemli olan şeyler hakkında açıkça konuşabilmemizi, önemli duygusal konularda nerede durduğumuz konusunda net bir pozisyon almamızı ve bizim için neyin kabul edilebilir olduğunu netleştirmemizi gerektirir.
Hayatımızın tamamında sınırlarımızı uygun şekilde belirlemenin önemli olduğu zamanlar vardır, böylece insanlar nerede durduğumuzu bilirler. Bunlar, aynı fikirde olmama hakkımızı kullanmayı, suçlu hissetmeden “hayır” demeyi, kendi önceliklerimizi belirlemeyi, ödediğimizin karşılığını almayı, kendimizi baskı ve zarardan korumayı içerebilir.
Zor duyguları ifade etmek gerektiğinde göz önünde bulundurulması gereken bir yöntem XYZ tekniğidir. Z durumunda Y yaptığınızda X’i hissediyorum. İşte bazı örnekler:
“Katkılarıma dayanarak şirketten takdir görmem gerektiğini kuvvetle hissediyorum.”
“Kendi önceliklerim konusunda sana yardım etmemi beklemenden rahatsızlık duyuyorum.”
“Bana yapacağını söylediğinde, devam etmediğinde hayal kırıklığına uğradım.”
“Siz” ile başlayan ve ardından “siz …”, “yapmanız gereken …” veya “yapmanız gereken ….” gibi suçlama veya yargılama içeren cümleler kullanmaktan kaçının. “Siz” dili ve ardından bu tür direktifler dinleyiciyi savunmaya geçirir ve söylediklerinize daha az açık olmasını sağlar.