Tamam; İYİ Parti Türkiye genelinde birinci parti değil ama, doğrusunu söylemek gerekirse Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ümit Özlale sayesinde İzmir’de sanki böyle bir konumda.
Bunun nedenleri var.
Özlale, yarışa çok önce başladı. Hazırlıklıydı ve zaten süreç içinde bu hazırlığına katkıda bulunan çalışmalar yaptı.
Diğer adaylar, sonradan çıktılar ve zaten çıkacakları önceden garanti değildi. Sundukları projeler, haliyle alelacele hazırlanmış türden. Evleneceklere çeyiz katkısı, köye yol, öğrenciye kitap, su fiyatında indirim, köylüye fidan, emekliye şu falan…

Oysa bu vaatler, tüm kente yayılacak hizmetler değildi ve bundan yararlanamayanların da içine sinemezdi.
Özlale, daha global projeler üzerinde durdu. İlin tümüne artı değer sunacak cinsten vaatlerle ilgilendi. Mesela İzmir’i bir tasarım ve inovasyon merkezi yapmak, limanı dönüştürmek, gümrüksüz ticaret modelini uygulamak, bölgenin ürünlerini dünyaya tanıtacak merkezler oluşturmak, İzmir’i bir kültür ve sanat merkezine dönüştürmek, ulaşımı deniz üzerinden yaparak kolaylaştırmak ve daha hesaplı kılmak…
Bütün bunlar ve daha niceleri, Prof.Dr. Özlale’nin üzerinde özenle çalıştığı, hazırladığı ve projelendirdiği vaatler. İlin her insanına refahı sunan vaatler bunlar.
O yüzden İzmir seçimlerine biraz da bu gözle bakmamız gerekiyor.
İzmir, bir süredir hizmet alamamış bir kent. Geçmiş beş yıla baktığımızda sadece Narlıdere Metrosu geliyor aklımıza. Pek çok hizmet var ama çoğu alabildiğine yöresel ve kişisel.
Yine geçen beş yıla baktığımızda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde gözü karartırcasına gerçekleşmiş korkunç bir istihdam fazlalığı var. Bu, kaynakları tıkamış, hizmetleri engellemiş bir faktör.
Özlale’nin ilk çıkışı da zaten bu olmuştu. Onu da düzelteceğe benzeyen bir politika izliyor ve haliyle İzmir’de İYİ Parti’yi Türkiye genelinden kurtararak bir tık daha öne taşıyor.
Ben buna “Özlale farkı” diyorum.
Nereye kadar?
Bir zamanlar İYİ Parti, CHP’nin canciğer dostu idi. Çünkü seçimlerde kazandığı zaferlerin en büyük destekçisi oydu.
Ne zaman İYİ Parti, bu aşkı sonlandırdı bir anda tu kaka oldu.
Hangi CHP’liyle konuşsam, İYİ Parti için söylemediğini bırakmıyor. Sadece, CHP’nin ittifak çağrısına olumlu cevap vermediği için değil, ideolojisinden genel başkanına söylemediğini bırakmıyor.
Eski MHP’lilerle konuşuyorum. Onlar da partilerinin, bir başka partinin koltuk değneği olmasından memnun değil. Ama sonuçta bir misyon üstlendikleri için buna katlanmak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlar.
Nedir bu misyon?
Onu da açıklıyorlar:
AK Parti’nin rejimi tehlikeye sokabilecek akıl almaz taleplerine set çektiklerini söylüyorlar.
AK Partilileri dinliyorum: MHP onlara verdiği desteği çekse; söylemediklerini bırakmayacaklar.
Sonuçta partiler arası aşklar yaşanır ve sonlanır. Sonlandığında eski aşıklar, birbirlerine söylemediğini bırakmaz.
İnsanoğlu neyse siyasi partiler de öyle.
Yok birbirimizden farkımız.
Narlıdere Metrosu
Önemli bir hizmet ve geçtiğimiz cumartesi günü de seferler resmen başlamış oldu. Bu hatta günde 170 bin yolcu taşınacağı söyleniyor. Az sayı değil.
Ancak ortada cevaplanması gereken iki soru var:
Narlıdere Metrosu’nun 15 dakikada bir sefer yapacağı söylendi. Oysa Evka 3-Fahrettin Altay Metrosu yoğun saatlerde 3.5 dakikada bir sefer yapıyor. Bu farklı açıklama ne anlam taşıyor.
Bu hat, Fahrettin Altay-Narlıdere arasındaki trafiği rahatlatmak için kurulmamış mıydı?
Narlıdere Kaymakamlık İstasyonunda büyük bir otopark kuruldu ama Fahrettin Altay’daki Aktarma Merkezi niye buraya taşınmadı? Çünkü bu hatta, İzmir’in belki de en yoğun otobüs ve dolmuş seferleri yaşanıyor.
Bu iki detayın çok haklı, başka sebepleri yoksa gözden kaçması mümkün değildi elbet.
Ama kamuoyu bilgilendirilmeli ve ikna edilmeli.
Mantık bunu gerektiriyor.
İBRAHİM ORMANCI
Lokantaya gittim. Hesabı ödemeye cebimdeki para yetmedi. Bana sabaha kadar bulaşık yıkattılar. Bir de de elime bir miktar para saydılar!
***
Karımla hiçbir konuda anlaşamayız. ZIT KANAAT geçinip gidiyoruz işte!
***
Bazen diyorum da, hayat hep kabak tadı vermesin. Biraz da kabak pidesi tadı versin. Olsa da yesek!
***
Ben sana BALIK ADAM olamazsın demedim. ADAM olamazsın dedim ADAM!
***
Hür doğdum, hür yaşarım. Arkadaşlarla halı saha maçına giderim. Köle miyim sana ben Hanım? Sana ne? Sana ne?