Polisiye dizi ve filmlerde kalite gün geçtikçe yükseliyor. Bir seri katili canlandırmak, bir oyuncu için çok önemli bir deneyim olduğu kadar, oldukça da zor bir iş. Hele ki, gerçekten yaşamış ve birçok insanın yaşamına son vermiş, dünyanın tanıdığı seri katilleri oynamak, onların jest ve mimiklerini ele alarak hayatlarını yansıtabilmek kolay bir iş değil. Bir katile, öldürme motivasyonunu ne verir, nasıl bu kararı alarak bir insanı öldürebilir veya bir insanı öldürdükten sonra nasıl daha canice eylemlerde bulunabilir, bu konular üzerine daha önce kafa yormuştuk (BKZ. “Seri katiller neden öldürür?” yazımda, gerçek seri katillerden ve onları anlatan dizi, film ve belgesellerden bahsetmiştim). Peki ya öldürme dürtüsü gerçekten doğuştan gelen bir şeyse, ve bu dürtü çocuk yaşta fark edilirse, o insanın katil olması engellenebilir mi? Daha önce önerdiğim Netflix’in bu ilgi çeken dizisini size biraz anlatmak istiyorum, gelin sansasyon yaratan dizi “DAHMER”den sonra oldukça beğendiğim bir dizi olan “MINDHUNTER” dan biraz bahsedelim.

Amerikan dizilerinde seri katil dediğimizde genellikle aklımıza, çocukluktan yetişkinliğe kadar geçen süreçte, ailede oldukça zor zamanlar geçirmiş, görmezden gelinmiş, anne veya babası veya vasisi tarafından şiddet görmüş veya istismara uğramış kişileri görmekteyiz. Bu bir tesadüf mü yoksa mantıklı bir açıklaması var mı? Araştırmalara göre aslında bir açıklaması var; Katil olmaya elverişli insanların, küçük yaşlardan itibaren özellikle anneleri tarafından terk edilmiş veya şiddet görmüş olduğunu veya ailelerinde anne veya babanın alkol ve uyuşturucu bağımlılığı olduğunu ve çocukların bu eylemlere doğrudan şahit oldukları görülmekte. Dolayısıyla böyle bir ortamda büyüyen çocuklar, ileride erişkinlik yaşlarına geldiklerinde, çevrelerinden gördükleri en ufak linç, terk edilme, reddedilme gibi olumsuz eylemlere karşı tepki olarak yüksek dozda bir nefret ve kin besleyebiliyor. Aslında çocukluğu boyunca ailesine yapamadığı bir eylem olan öldürmeyi, dışarıda kendisini küçük gören bir insana rahatlıkla yönlendirebiliyor. Bunun en basit ve herkesin duymuş olabileceği örneklerinden bazıları, annesinden şiddet görerek büyüyen Edmund Kemper (8 kişiyi öldürdü), annesi ve babası tarafından bırakılan Jeffrey Dahmer (17 kişiyi öldürdü) ve annesi tarafından terk edilen Joel Rifkin (17 kişiyi öldürdü). Bahsettiğimiz bu 3 seri katilin de ortak noktası, çocukluk dönemlerinde aileleri tarafından travmatik olaylara maruz bırakılmış olmalarıydı. İşte bu konunun işlendiği bir dizi “Mindhunter”. FBI’ın özel biriminde görev alan ajan Holden Ford ve ortağı Bill Tench, döneminin kötü şöhretli seri katil ve tecavüzcüleri ile görüşerek bir araştırma yapıyorlar. Burada amaç, bu seri katil ve tecavüzcülerin, bu suçları işledikleri süreçteki psikolojik durumları ve bu durumlara neden olan olaylar. Suçlularla görüştükçe ve acımasız olayları inceledikçe, bu suçları işleyen kişiler üzerinden bir profil çıkarma tekniği geliştiren ajanlar, daha sonra bu analizler ve oluşturdukları teknik ile birlikte, seri katil olma potansiyeli taşıyan çocukları bularak, onları yollarından döndürmeye çalışıyorlar. Polisiye ve gerilim konularına ilgili biriyseniz ve eğer “Dahmer”i izlediyseniz, 2 sezonluk bu diziye de şans vermenizi tavsiye ederim.