Öğrenciler, ne zaman toplu olarak sınava girseler, konu hemen gündeme gelir:
Sınav stresi.
Öğrenciler yakınır, uzmanlar konuşur, stresi yenmenin yolları hakkında bilgiler paylaşılır, seminerler düzenlenir vs…
Burada vurgulanan şey, sınav stresini yenen çocuğun daha başarılı olabileceği tezidir.
Yani anahtar sözcük: ”Stressizlik başarı getirir”
Stresi yenmiş olmak, o gencin zekasına durduk yere bir artı kazandırmıyor. Stres, bünyeden atılınca o genç dahi olmuyor. O halde burada temel sorun stresi oluşturmaktır.
Gençler, sırf bu stres baskısı nedeniyle sınavdan “istediği gibi” çıkmıyor. Yani hedeflediği ve aslında çok iyi bildiği bir idealine kavuşamıyor. Bildiği şeyi sırf bu stres yüzünden doğru cevaplayamıyor.
Devlet, bu stresi hafifletmek için liseye ve üniversiteye giriş sınavlarında test usulünü getirmişti. Ama o da yetmedi. Gençler, bunu da yeterli bulmuyor.
Ne mi yapılır?
Finlandiya eğitim sistemi enine boyuna incelenir, stres giderici uygulamalar benimsenir ve gençlere doğru atış imkanı sunulur. Stresli sınavlarda tıp fakültesine girmeyen genç, heyecanını yenemediğinden ziraat fakültesini kazanıyor, doktor olacağına ziraat mühendisi oluyor. Böyle olunca da iş hayatında yeterince verim sunamıyor.
Kısacası; konu incelenmeye değer.
Aynı filmi izletmeyin lütfen
CHP’de delege seçimleri başlıyor.
Bu önemli bir olay. Delege seçimleri, üç ayaklı bir projedir. Bu projede, delegenin ilerideki görevi ve beklentisi, ilçe başkanının kendini güvende tutması ve belediye başkanının bu iki faktör nedeniyle kurdeşen dökmesi gibi konular vardır.
Delegelerin belediyelerde işe alınması, toplu halde istihdam edilmesi bundandır.
Bu delege personel karışımı arkadaşlar, belediyeye alındıklarında iş yapmazlar. Önce beden işçisi olarak görevlendirirler ama onlar, bir süre sonra masa başı iş isterler.
Burada her seferinde başı ağrıyan belediye başkanıdır.
Onun için belediye başkanlarının bu seçime müdahale etmemesi gerekir. Ahmet Piriştina, böyle durumlarda bir bahane uydurur, İzmir dışına kaçardı. Kendini riske sokmazdı.
Bugün belediyeleri mali krize sokan neden, sadece İller Bankası kesintisi değil, biraz da bu delege seçimleri sonrası yaşanan zoraki istihdam uygulamalarıdır. Belediye başkanı işe karışırsa ve sonra da böyle bir tablo ile karşılaşırsa bilmelidir ki, ne kadar maharetli olursa olsun işin içinden çıkamaz.
Başını duvarlara vurur.
Avni Ersoy’u bir dinleseler
Ünlü müteahhit, Fuar’ın inşasında ve pek çok yolun yapımında rol oynayan Niyazi Ersoy’un (Kürt Niyazi) oğlu Avni Ersoy, neredeyse 20 yıldır yırtınıyor.
Avni Ersoy, su sıkıntısı tehlikesinin şimdiki gibi telaffuz edilmediği o yıllarda; kullanıldığında yüzde 30 tasarruf sağlayabilecek bir musluğu gündeme getirmişti. Valiyle konuştu, müftüyle görüştü, camilerde, okullarda, resmi dairelerde bu musluğun kullanılmasının getirilerini anlattı.
Ama bütün iyi niyetine rağmen sesini yeterince duyuramadı.
İşte, alın size susuzluk tablosu.
Onu dinleyip zamanında tedbir alabilseydik; eminim bu tabloyu bu boyutta yaşamazdık.