Türkiye’de son günlerde birçok şeyi bir arada yaşıyoruz. Bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılını kutlamaktayız. Yaşım gereği neredeyse 74 yıl Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşadım. Bu yıllar arasında birçok şey gördüm Türkiye Cumhuriyeti’nde. İyisiyle kötüsüyle.
Şu anda Türkiye genelinde 25 milyon vatandaşımız borçlarını ödeyemediği için icra takibinde. Edindiğimiz bilgiler ışığında ‘vatandaşımıza yazık’ demek gerekiyor, evet çok yazık. Türk vatandaşı perişan, borç batağında! Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusu 80 milyonun üzerinde. Yani nüfusun 4’te 1’i icralık.
İşçi emeklisi perişan, memur ve memur emeklisi de aynı.
Şimdi ise geçmiş senelere gidelim. Eskiden bir memur emekli olduğu zaman aldığı emekli ikramiyesi ile bir ev alabiliyordu ama bu artık geçmişte kaldı, şimdi bunun hayalini kurmak bile mümkün değil. Son zamanlarda hükümetin, vatandaşını ev sahibi yapabilmek için sosyal konut projelerinde sunduğu imkanlara gelelim.
Evet, ucuz konut diyorlar ve bunları kimler alabilecek? Bu konutlar kura çekilerek kişilere verilecek. İstanbul ve büyük kentlere gelecek olursak 65 metrekare 2+1 konut 2 milyon 450 bin lira, 80 metrekare bir konut ise 2 milyon 950 bin lira. Daha saymama gerek yok. Bu evleri alabilmek için yüzde 10’unu peşin yatırmanız lazım. Taksitler ise 9 bin liradan başlıyor. Çalışan bir kişi için normal mi? Bence normal değil; asgari ücretli ve memurun bu kampanyadan yararlanma şansı hiç yok; hele ki evi kira ise. Ailenin evi varsa da gençler bu kampanyadan faydalanamayacak. Bir de ikamet şartı var, başvurularda en az 1 yıl o il ve ilçede oturulması gerekiyor.
İşte Türkiye’nin hali bu, bunu hükümet görevlileri görmüyor mu? Çalışan kişi bu gelirle nasıl ev sahibi olabilecek?
Eski yıllara gelecek olursak, emekli olan bir memur ikramiyesi ile bir ev alabiliyordu ama şimdi alacağı emekli ikramiyesi ile ancak koltuk takımı ve oturma grubu alabilir.
25 yıl önce 1 dolar 1.05 TL idi, şimdi ise 1 dolar 42 lira, TL’miz eridi, dolar kıymetlendi!
Türkiye’de bir siyaset var ama nasıl? İstanbul eski Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu şimdi casuslukla suçlanıyor ve hakkında mahkemece bununla ilgili ayrı bir tutuklama kararı verildi. Bunun ne kadar doğru olduğunu ise önümüzdeki günler gösterecek.
Ekrem İmamoğlu, Merdan Yanardağ ve Necati Özkan neden casus olamaz sorusu gündemde. Bununla ilgili birçok soru var. Bana göre bu eylemlerin casusluk amacıyla yapılmış olması lazım. Örnek verecek olursak Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük bir zarar vermiş olmaları gerekiyor. Sorgulamalarda verilen yanıtlara göre ortada bir şey yok.
Daha da ilginç bir olay var İstanbul’da. Bayrampaşa Belediye Başkanvekili seçimlerine bu o olay damga vurdu. Bir belediye meclisi üyesinin, Belediye Başkanvekili seçiminde yapılan gizli oylamada 6 kez adayın ismini yanlış ve hatalı yazması gündem oldu. Yani anlayacağınız ülkeyi ve şehir yönetimlerini kimlere emanet etmişiz, bu olay onu bize gösteriyor!
Şimdi gelelim Cumhurbaşkanımızın ilginç sözlerine: “25 yıl önce toplu iğne bile üretemiyorduk” dedi. “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65 ‘ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri bundan 25 yıl öncesine götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne bile üretemiyorduk” dedi.
Haklı mı bu söylediklerinde acaba?
Evet, Türkiye’de eskiden elektrik yoktu, buzdolabı yoktu, havaalanı bile yoktu 25 sene önceye göre ama şimdi her şey var!
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni 102 yıl önce kurduğunda Osmanlı’nın tüm borçlarını - “düyun-ı umumiye”- adı altındaki tüm borçlarını, Anadolu’da sanayinin olmadığı bir dönemde tarımla ödedi ve “çiftçi milletin efendisidir” dedi.
İşte Türkiye bu!
Çin ve Amerika
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında olası bir zirve üzerine bitmek bilmeyen tartışmalar sürerken, bir başka zirve görüşmesi -ABD-Çin zirvesi- bir şekilde arka planda kaldı.
Beyaz Saray'da oturan Amerikan Başkanı Trump ve Çin'i, tüm dış politikasının odak noktası, hatta iç politikasının bir unsuru haline getiren Rus lider Putin için de dahil olmak üzere, muazzam önemine rağmen.
Perşembe günü (Bugün), Güney Kore'nin Gyeongju kentinde, iki lider son görüşmelerinden altı yıldan fazla bir süre sonra nihayet bir araya gelecek. Trump'ın gelecek yılın başlarında Çin'i ziyaret etmesi, ardından da Xi'nin ABD'yi ziyaret etmesi bekleniyor.
Sonuç olarak bir ticaret savaşı çıkmadı iki ülke arasında. Amerikan Başkanı Trump her zamanki gibi, müzakereleri büyük bir başarı olarak nitelendirdi, ancak bu birbirine sıkı sıkıya bağlı iki ekonominin birbirinden ayrılması ve açıkça şiddetli bir jeopolitik rekabete doğru ilerleme süreciydi. Trump, ilk döneminde Çin lideri Xi ile birkaç görüşme daha yaptı, ancak yalnızca Kasım 2017'deki Çin ziyareti önemli sayılabilirdi Amerikalılara göre.
Trump, Çin'in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği kısıtlamalara karşılık % 100 gümrük vergisi tehdidinde bulundu ve şimdi iki taraf bir ticaret anlaşmasının şartları konusunda anlaşmış gibi görünüyor. Evet, dünya siyaseti de bu.