Buca Belediyesi’nde geç te olsa biriken çöpler toplanmaya başlandı. İçişleri Bakanlığı müfettişleri Buca, Karabağlar ve Konak ilçe belediyelerinde toplanmayan çöpler için inceleme başlattılar. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman’ın, direniş yapan işçilere soruşturma açarak yaklaşık 500 işçiyi işten çıkaracağı iddia ediliyor. Evet, bunda Belediye Başkanı Görkem Duman haklı. Çıkarılacak bu işçilerin yanında Buca Belediyesi’nde normalinden fazla işçi bulunmakta, bunu daha önce de yazmıştım. Buca Belediyesi’nde bu işçi operasyonu yapılmasa, bu işçiler biriken maaşlarını alamayacaklar, belediye tekrar arsa satarak maaş ödemesi yapmak zorunda kalacaktı.
Bu 3 belediye için Bakanlık tetikte ve bu olaylar devam ettiği sürece söz konusu belediyelere kayyum atanması an meselesi.
Bunları bekleyerek göreceğiz yakında…
Neden İstanbul?
İngiliz istihbaratının başı Rusya'ya diplomatik bir dille yeni bir savaş ilan etti. Emekliliğine birkaç gün kala İstanbul'da veda konuşmasını yapan MI6 Şefi Richard Moore, eşi benzeri görülmemiş bir cüretkârlıkla, Rusya'ya ihanet edebilecek potansiyel kişilere doğrudan hitap ederek onları ‘İngiliz casusu’ olarak göreve çağırmıştı. Bu yeni bir şey gibi görünmüyordu; Moore birkaç yıl önce de benzer çağrılarda bulunmuştu.
Peki, bu mesajı neden kendi ülkesinde veya başka bir ülkede değil de İstanbul’da yaptı? Bunun birkaç nedeni var. Türkiye’den, bir başka büyük güce yani Rusya’ya verilen bu mesaj, diplomasi ve güvenlik açısından bilinçli bir tercihti. Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen Rusya ile hem iş birliği hem de rekabet içinde. Karadeniz, enerji hatları, Suriye ve Kafkasya gibi konularda Ankara hem Moskova hem de Batı için vazgeçilmez bir aktör. Dolayısıyla mesajın Türkiye’den verilmesi, Rusya’ya “Bu mesele Ankara üzerinden de izleniyor, dolayısıyla seni kuşatıyoruz” anlamı taşıyabilir. Ayrıca bu sözler Rusya’ya, “Seninle doğrudan savaş meydanında değil, diplomatik sahada da hesaplaşıyoruz. Ankara bizim için uygun bir platform” anlamına da gelmekte.
Bu tür bir mesaj, aynı zamanda Türkiye’nin Batı istihbarat ağı içindeki önemini vurgulamak için de yapılabilir. “Bakın, bu stratejik açıklamayı Ankara’da yapıyoruz, çünkü Türkiye de bu işin merkezinde” denilmek isteniyor olabilir. Böylece hem Türkiye Hükümetine güven mesajı verilir hem de Rusya’ya “Türkiye, Batı kampında duruyor” sinyali gönderilir.
İstihbarat dünyasında nerede konuştuğunuz en az ne söylediğiniz kadar önemlidir. Örneğin Londra’dan verilen mesaj sıradanlaşabilir ama Ankara’dan verilirse “Rusya’nın kapısında söylenmiş” olur. Bu da mesajın ağırlığını artırarak Kremlin’in dikkatini çeker. Normalde devlet başkanı ya da dışişleri bakanı mesaj verirken, doğrudan MI6 şefinin konuşması “operasyonel ağırlık” taşır. Yani mesaj, yalnızca diplomatik değil, aynı zamanda istihbarat boyutuyla da ciddi bir uyarı niteliğinde olur.
Londra şu anda Rusya ile yaşanabilecek bir ciddi çatışmaya karşı hızla ilerliyor ve bu da içeride Rusofobik histeriyi körüklüyor. Eski İngiliz Kültür Bakanı Michael Gove, yakın zamanda The Spectator dergisinde yayınladığı uzun makalesinde, ülkedeki mevcut atmosferi, Hitler'in iktidara gelmesinin arefesindeki Weimar Almanyası'na benzetiyor. Bu benzetmeyi destekleyen birçok faktörü sıralıyor: Tartışmanın sokaklara kayması, muhaliflerin radikalleşmesi, ekonomik sorunlar ve antisemitizmin yükselişi. Ancak (çok riskli olsa da) başka bir bariz paralellikten bahsetmekten çekiniyor, "Rus tehdidi"ne karşı halkın korkusunun sürekli artması.
Eh, biz bu tür zorluklara yabancı değiliz. Elbette, Londra ve diğer Avrupa başkentlerinin uygulamaya hazır olduğu en cüretkâr senaryolar da dahil olmak üzere tüm olası senaryoları göz önünde bulundurarak bunları ciddiye almalıyız.