Star Wars serisi, sadece bir film değildir. O, bir evrendir. Ve bu evrenin içine girdiğinizde, yalnızca ışın kılıçları ve uzay gemileriyle değil, felsefeyle, inançla, içsel çatışmalarla karşılaşırsınız.
Benim için Star Wars, sinema tarihinin sadece en iyi bilim kurgusu değil, aynı zamanda "en iyi bilim gerçeklerinden" biridir. Çünkü zamanında “hayal” diye izlediğimiz o sahnelerin birçoğu artık hayatımızın içinde.
George Lucas, bu seriyi tasarlarken ilhamını “geleceğin teknolojisinden” değil, “bugünün insanlığından” almıştır. Onun da dediği gibi: “Bu hikâye aslında çok eskidir. Teknoloji sadece ambalajıdır.”
Bu film serisi aklımda hep kocaman bir sorudur; Bilim kurgu muydu? Yoksa önceden görülmüş bir gelecek mi?
Işın kılıcı hâlâ elimizde yok belki ama… Yapay zekâ ile konuşabiliyoruz. Siri, Alexa, Google Assistant. Bunlar C-3PO’nun ve R2-D2’nin yazılımsal torunlarıdır. Dronelar havada devriye geziyor, tıpkı keşif yapan Imperial probe droid’leri gibi. Sanal gerçeklik, hologram teknolojileri, hatta kolumuzla kontrol ettiğimiz cihazlar… Bunların hepsi zamanında Star Wars’ta sadece “kurgu” idi. Bugün baktığımızda Star Wars, aslında bir kehanet gibi duruyor. Sadece teknolojik değil, ahlaki, sosyal ve psikolojik bir kehanet.
Star Wars’un özünde bir teknoloji şovu yoktur. Onun özünde, iyilik ve kötülüğün savaşı vardır. Tıpkı semavi dinlerde olduğu gibi. Tıpkı bizim hayatlarımızda olduğu gibi. Jedi’ler birer “peygamber” gibidir; iç huzuru, dengeyi, bağlılığı, sabrı temsil eder. Sith’ler ise kibri, hırsı, gücü ve öfkeyi. Bu savaş, sadece galakside değil bugünün sokaklarında, zihinlerimizde, seçimlerimizde devam eder.
“Bastır” Yoda Der…
Benim en sevdiğim karakter Yoda’dır. Yoda’nın sözleri sadece bir galaksinin değil, bizim de gerçekliğimizin aynasıdır. O küçük bedende saklı olan bilgelik, çoğu felsefeciye taş çıkarır. Yoda konuştuğunda, aslında sadece bir karakter değil, bir öğretmen konuşur.
“Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku öfkeye, öfke nefrete, nefret acıya götürür.”
“Yap ya da yapma. Denemek diye bir şey yoktur.”
“Kaybetmekten korktuğun her şeyden vazgeçmeyi öğren.”
Star Wars’u diğer filmlerden ayıran şey, bir mitoloji yaratmasıdır. Her karakter bir arketiptir:
– Luke Skywalker, masumiyetin ve keşfin sembolüdür.
– Leia, gücün zarafetle birleştiği noktadır.
– Darth Vader, karanlığa düşmenin ama geri dönüşün mümkün olduğunu gösteren bir trajedidir.
– Obi-Wan, fedakârlığın ve bağlılığın ta kendisidir.
Star Wars’u sadece izlemek yetmez, hissetmek gerekir. Çünkü o aslında bir uzay macerası değil, bir insanlık hikâyesidir.
Sonuç olarak...
Star Wars, artık bir film serisinden çok daha fazlası.
O bir uyarıdır.
Bir ilhamdır.
Bir ayna.
Ve biz, bu galakside yalnızca birer seyirci değiliz.
Kimi zaman bir Jedi, kimi zaman bir Sith oluruz.
Ama her zaman bir seçim yaparız.
May the Force be with you.
“Güç seninle olsun.”