Tarihin en büyük yalanıdır demokrasi! Kaldı ki, bu kavram hakkında tartışmalar hala devam etmektedir. İnsanın dünya üzerindeki varlığını oyalamak için kullanan metotlardan birisidir. “Evet, dünya adaletsiz bir yer ama biz seni demokrasi denilen kavram ile adil olduğuna inandırmaya çalışıyoruz!” alt metnidir demokrasi kavramının. Bugün bu konu üzerinde durmayacağım. Kaldı ki, bunu daha önce yazmıştım ve bu konuya eğilince kafam dağılıyor, başka şeyler de yazmak geliyor içimden.
Sayın okuyucu, kusura bakma konu bazen dağılıyor. Ya da kusura bak. Sen bilirsin. Neyse…
Siyaset denilen olgu içerisinde sağ ve sol yaklaşımı anlamadığım şeylerden biridir. Başka yönetim anlayışı yokmuşçasına sadece bu iki kavram üzerinden yönetim yapılabileceğine, sağ ve sol görüşlüler olarak insanların sınıflandırılmasına aklım bir türlü ermiyor. Tartışmaya açık bir konu. Siyaset dersi vermeyeceğim. Hala asıl konuya giriş yapamadım. Şimdi bu sağ görüş; kapitalimizi, serbest ekonomiyi savunur. Velhasıl kelam bu akım da kendi içinde sert bir şekilde sınıflanmaya başladı. Aşırı sağ, radikal sağ ya da ekstrem sağ, sağcı siyasette sağcılığın en yüksek biçimini gösterir. Aşırı sağ siyaset, toplumsal hiyerarşiyi aşırı biçimde destekler; daha doğuştan bazı insanların aşağı, bazılarınınsa üstün olduğu gibi düşünceleri içinde barındırır. Gittikçe akıllanması gereken dünya insanı kendi arasında daha da kutuplaşmaya başladı. İnsanı insana düşman etmeye giden bir yönetim anlayışını partiler aracılığı ile toplumlara empoze ediliyor.
İdeolojik tespit yapmaktan çekince duyanların, diplomatların, ordunun vb. faşist hareketler için kullandığı ifadedir aşırı sağ. Bana göre aşırı sol anlayış kadar tehlikelidir.
Dünya üzerinde aşırı sağ anlayış güç kazanmaya başlamışken dikkatimi çekti. Neden insanlık aşırı sağa yönelmeye başladı? Bunun en önemli sebeplerinden biri tüm dünyada görülen küresel göç hareketliliği. Bir diğer önemli sebep ise yaşanılan ekonomik kaygılar ve mülkiyet kavramı.
Siyasilerin iktidarda yer alabilmek için uyguladığı temel siyasi yönelimlerden biridir; 'İktidardaki mağduru' oynamak. Bunu yapmak içinse sürekli kendinize bir düşman yaratmanız gerekir. Kimi zaman komşu ülke, kimi zaman başka bir lider, kimi zaman muhalefet lideri derken bu liste uzayıp gidebilir.
Ünlü araba firması Ford’un kurucusu ilk arabalar üretilmeye başlandığında şu sözü kullanır; “Siyah olduğu sürece her şeyi satabilirsin”
Deli gibi üretilen Ford T modeli için sarf ettiği bu söz aşırı sağ yönetim anlayışı ile bire bir oturmaktadır.
Çünkü Henry Ford şunu da söyler ; "Her isçim kendi arabasını seçmekte özgürdür ama siyah Ford T modeli almak kaydıyla"…
İşte son zamanlarda Avrupa siyasetinde siyasilerin sarf ettiği kelimeler de böyle. İslamafobik yaklaşımlar, Müslüman düşmanı liderler! Ne de olsa Müslüman ve İslam düşmanı oldukları sürece kazanabilirler. Aşırı sağcı siyasilerin, iktidarı ele geçirebilmek için en önemli iki söylemleri; göçmenleri sınır dışı edecekleri ve Müslümanlara anlayışlı davranmayacakları. Ne kadar vahim olsa da Avrupa da aşırı sağ kendi düşmanlarını yaratmış bile. Göçmenler ve Müslümanlar!
Geçmişte üst erk akıl tarafından öne sürülen bu düşünceleler günümüzde halkın tabanı tarafından kabul görmüş durumda çünkü çoğu seçimi aşırı sağ söylemleri yapan siyasiler kazanıyor. Bunun son örneğini Hollanda seçimlerini kazanan aşırı sağcı, İslam karşıtı Geert Wilders'te gördük. Ve bu adamın partisinin adı Özgürlük Partisi ( pvv). Yani Wilders diyor ki; Özgür olabilirsin ancak bize oy verdiğinde! yani Müslüman karşıtı olduğunda. Siyah Ford T modeli almak ile aynı. Seçimli seçimsizler toplumu, oyunu Özgürlük Partisine yani siyah olduğu sürece satılabilen üretime vermiş durumda.
Ha bu arada Özgürlük Partisinin seçim sloganlarından biri; “"Göçmenleri istiyor musunuz? Onların alayını İstanbul’a yollamak istiyor musunuz, o halde pvv"
Latince atasözünde söylendiği gibi "İnsan, insanın kurdudur." Ünlü düşünür Thomas Hobbes diyor ki; “İnsan insanın kurdudur” diye diye insan insanın tanrısıdır kavramını yok ettiniz.” Yani demek istiyor ki bireyler ya da toplum diğer bireyleri süründürebilir de, mutlu da edebilir.
Aşırı sağın bu kadar güçlenecek şekilde destek görüyor olması insanın insanı daha çok çürüteceğini gösteriyor. Yanılmak isterdim ama üzgünüm yanıltmayacaklar.
Not: Benden konu ne olursa olsun içinde romantizm olan bir yazı beklediğinizi biliyorum. Hele aylarda Kasım ise. İçinde biraz siz biraz ben olan bir yazı… Ancak bu sefer biraz ben biraz toplumsal gerçeklik yazısı oldu. Çünkü insanın gerçeklerden kaçamayacağını eninde sonunda onları kabullenmek zorunda kalacağını bir kere daha öğrendim. Yani ;
Ylz der ki; Kaçtığın her gerçek kendine söylediğin yeni bir yalandır.
Fordist faşizm
Yeliz Ünal
Yorumlar