Her yaz yüreğimizi yakan bir haber daha: Orman yangını. Türkiye’nin dört bir yanından yükselen dumanlar, yalnızca gökyüzünü değil, geleceğimizi de karartıyor. Artan sıcaklıklar, ihmalkârlık ve yetersiz önlemler bir araya gelince, ülkemizin en kıymetli hazinesi olan ormanlarımız yok oluyor. Peki biz ne yapıyoruz? Ve daha da önemlisi, ne yapmalıyız?
Yangını söndürmek yetmez, önlemek zorundayız. Orman yangınlarıyla mücadele sadece alevlerle değil, zihniyetle başlar. Yangın söndürme uçakları, itfaiye ekipleri, gönüllüler elbette önemli ama asıl mesele yangın çıkmadan önce harekete geçmektir. Orman yollarının açık tutulması, yangın gözetleme kulelerinin artırılması, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi artık lüks değil, zorunluluktur.
Toplumu bilinçlendirmek en etkili yangın önlemidir. Yanan ormanların çoğu insan hatasından kaynaklanıyor. Piknik ateşi, yere atılan sigara izmariti, anız yakma gibi ihmaller, telafisi olmayan sonuçlar doğuruyor. Bu yüzden halkı bilinçlendirmek, çocuklara küçük yaşta orman sevgisini aşılamak, okullarda doğa eğitimi vermek, medyada sürekli farkındalık kampanyaları yürütmek şart. Yangın uyarıları sadece ormanlara girilmemesi şeklinde değil, neden girilmemesi gerektiğini anlatan bilinçli mesajlarla yapılmalı.
Orman, gelecektir
Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değildir. İçlerinde yaşayan yüzlerce hayvan, toprak, hava, su… Hepsi birbiriyle bağlantılı bir yaşam döngüsüdür. Orman yoksa su yoktur. Su yoksa hayat da yoktur. Bu nedenle ormanları korumak, yalnızca çevreci bir davranış değil, insani bir zorunluluktur.
Tek bir kıvılcım milyonlarca ağacı yakabiliyor. Ama tek bir bilinçli insan, binlerce hektarlık ormanı koruyabilir. Bugün ormana sahip çıkmazsak, yarın nefes alacak bir doğamız kalmayacak.
Orman yangınları kader değil, ihmalkârlığın sonucu. Bu zinciri ancak ortak bir bilinçle kırabiliriz.
Sessiz kahramanlar
Her yangında insanüstü bir mücadele veren, çoğu zaman canını tehlikeye atan itfaiye erleri, orman işçileri ve gönüllüleri de unutmamak gerek. Onlar, kavurucu sıcakta, dumanın içinde, saatlerce, günlerce mücadele veriyor. Kimi zaman alevlerin arasında kalıyor, kimi zaman yaralanıyorlar ama geri adım atmıyorlar. Onlara sadece teşekkür yetmez; daha fazla destek, daha iyi ekipman, daha güçlü hazırlık sağlanmalı.
Yeşilin kıymetini duman yükselmeden bilmeliyiz. Çünkü ormanlar yalnızca doğa değil, geleceğimizdir.